Freitag, 11. Januar 2019

Kabenin-Fethi 11 Ocak

Bu gün 11. Ocak Mekke’nin fethi ve kimse nedense kutlamıyor!
Noel’i kutlamak için bahane arayan zümrenin aslında Mekke’nin fethi ile alakası yoktu!
Onlara eğlenmek için bir İslami gerekçe lazımdı!
Ama Mekke’nin fethini niye kutlayalım ki?
Orayı İngilizler çoktan feth etmiş zaten!
Şehre bir baksanıza. 
Mubarek şehir sanki olmuş New York City!
Mekke deyince aklımıza önce 🕋 Kabe gelir Müslüman olarak!
Kabe olmasa Mekke’ye kim gidip ziyaret edecek ki?
Peygamberimiz Hz. Muhammed olmasa biz Araplara sevgi duyarmıydık?
Ama Peygamberimiz “benim soyumdan gelen değil yolumdan giden bana yakındır”, demiş! 
Veya  “Ben Arabım ama Arap benden değil”, demiş!
Evet Suudi Arabistan  Kralı, İngilizler tarafından Osmanlı Hilafetinden sonra, oraya getirtilip tahta oturtulan bir İngiliz uşağı olduğunu hepimiz biliyoruz !
Benim için firavundan hiç bir farkı yok
Yemende Müslümanların açlıktan susuzluktan ölmesine göz yuman, adı Müslüman bir hükümdar !
Evet Mekke Osmanlı’dan sonra tekrar Nemrut tarafından sanki feth edilmiş!
Etrafa bir baksanıza İngiliz yatırımcılar her tarafa tapınaklarını yapmışlar!
Her bina Kabe’den kat kat yüksek!
Zavallı Kabe nokta gibi kalmış!
Allah Mekke’ye Çarşamba günü Firavun zamanında ki gibi bir ceza verdi!
Mekke’yi böcekler bastı tıpkı Araf Suresinde Anlatılanlar gibi!

“Biz de kudretimizin ayrı ayrı alâmetleri, mûcizeleri olmak üzere, başlarına tûfanlar, çekirgeler, haşereler, kurbağalar ve kan âfetleri musallat ettik. Yine de büyüklük taslamayı, serkeşliği, zorbalığı, diktatörlüğü terketmediler. İslâm'a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen, güç ve iktidar sahibi âsi, suçlu ve günahkâr bir kavim olmaya devam ettiler. (Araf.133)

Yemen’de açlıktan susuzluktan ölen suçsuz günahsız insanların ahı tutmaz mı?
Bakalım yahudiden daha zalim olan Arapların başına Rabbim daha ne getirecek!

F.A.G.
#FatmaAfifeGürsoy#Kabenin-Fethi

Donnerstag, 4. Oktober 2018

Prenses Fatma Afife Gürsoy'un "Musababa" özel Soy Amblemi


Cuma Hündür’ün verdiği bilgiye göre, Urfalı Prenses Fatma Afife Gürsoy'un özel Amblemi. 

PRENSESİN ÖZEL AMBLEMİ URFA'DAN İZLER TAŞIYOR.  ŞİFRELERİ CUMA HOCA AÇIKLADI

Prenses Fatma Afife Gürsoy’un aynı zamanda Almanya, Türkiye, Hollanda Fahri Büyükelçisi ve Avrupa parlamentosunda Malezya  Sinar bölgesi İnsan hakları temsilcisi olarak görev yaptığını bildiren Cuma Hündür, özel tasarım olarak Uluslararası kayıtlara geçecek amblemin şifrelerini şöyle anlattı:

‘’Şanlıurfamız  ve Halfeti ilçemiz konu edilerek, “Ata diyarı” bu vesileyle Uluslararası sahalarda unutulmaz hale getirildi!

Fatma Afife ismi amblemde ki gül ve doğum tarihi ile siyah olarak renklendirilmiş olması bir tesadüf değildir. Bu siyah renk bir yandan Urfa’nın Halfeti “Saklı Cennet” olarak tanınan beldesine ve  dünyada sadece orada yetişen kara güle işaret ederken bir yandan da soyumuzun ilk bireyi Musababa’nın Peygamberimizin soyundan geldiğine delalet eder.

Altında ki sarı Hilalın İslamda ki önemi ise Kamerî ayların ölçü alındığı bu tür ibadet ve muamelelerin zaman veya sürelerinin isabetle tayin edilebilmesi, kamerî ayların başlangıçlarının doğru olarak belirlenmesine bağlı olduğundan hilâlin görülmesi İslâmî gelenekte öteden beri önemli bir yere sahip olmuştur.










Cuma Hundur


“Hilâli görünce oruca başlayın; onu tekrar görünce bayramınızı kutlayın . “

Hadisi şerif ile bildirildiği gibi değerli bir vakit işaretidir. 

Parlayan güneş simge görüntüsü ise; İslam dininin güneş gibi bütün alemi aydınlattığını  hatırlatır.Karanlık Çağlar’ı aydınlatan bir Dini sembolize eder!


Ardından hemen mavi dünyamız gelir Amblem de.

Selçuklu Kartalı ise soyunun ilk bireyinin Selçuklu ordusunun piri ve Horasan Eren’i olan Musababanın, bu günkü Türkiye topraklarına girdiğini  sembolize eder.

Amblemde ki mavi su dalgaları iseSelçuklu ordusunun Güvercin kılığında ve  öncüsü olan  Erenler’inin Dicle ve Fırat’ı geçtiklerini anlatır. Daha sonra gelen siyah gül, Musababanın bir yandan Halfetiye postunu serdiğini hatırlatırken, diğer yandan Peygamberimiz Hz. Muhammed’in soyundan geldiğine işarettir.

Ayrıyeten sembolün etrafı sarı yeşil renklerle sarmalanmıştır. Bir yandan Urfasporun renkleri olarak Urfa’yı hatırlatırken diğer yandan Prensesi olduğum Güney Filipin Buayan Darüsselam Sultanlığının resmî renkleridir.

Burada sarıdan sonra yeşilin zeytin dalı olarak tümünü çemberlemesi, her sonbahardan sonra gelen baharı anımsatır ve her yıkılan bir medeniyetten sonra kurulan bir medeniyete işarettir. Yeşilin önemi ise büyüktür ve bu topraklarda son din İslamın hüküm sürdüğünü ve bu soydan gelenlerin Müslüman olduğunu bildirir...

Amblemin Prenses Fatma Afife Gürsoy’un Türkiye Danışmanı ve Bilgisayar uzmanı olan Muhammed Hicabi Bey’in, 

Muhammed Hicabi Şahin


Prensesin soy bilgilerine göre detaylı ve zevkli bir şekilde tasarladığını öğrendik. Prenses bundan sonra özel yazışmalarında kendi markası olan Amblemi kullanacaktır.’’

Buayan Darüsselam Prensesi Fatma Afife Gürsoy

http://www.urfahizmet.com/haber/gundem/urfaya_prenses_geliyor/100444



Güney Filippin adası Buayan Darüsselam Sultanlığı Prensesi Fatma Afife Gürsoy Urfa'ya geliyor.




Güney Filippin adası Buayan Darüsselam Sultanlığı Prensesi Fatma Afife Gürsoy ilimize geliyor. 

Prenses Fatma Afife Gürsoy’un Urfa Danışmanı Cuma Hündür, gezinin bu ay içinde gerçekleştirileceğini, tarihin önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklanacağını bildirdi.

Cuma Hündür’ün verdiği bilgiye göre, Urfalı Prenses  Valilik, Büyükşehir Belediyesi ve bazı STK temsilcileriyle görüşmeler yapacak. 

PRENSESİN ÖZEL AMBLEMİ URFA'DAN İZLER TAŞIYOR.  ŞİFRELERİ CUMA HOCA AÇIKLADI

Prenses Fatma Afife Gürsoy’un aynı zamanda Almanya, Türkiye, Hollanda Fahri Büyükelçisi ve Avrupa parlamentosunda Malezya  Sinar bölgesi İnsan hakları temsilcisi olarak görev yaptığını bildiren Cuma Hündür, özel tasarım olarak Uluslararası kayıtlara geçecek amblemin şifrelerini şöyle anlattı:

‘’Şanlıurfamız  ve Halfeti ilçemiz konu edilerek, “Ata diyarı” bu vesileyle Uluslararası sahalarda unutulmaz hale getirildi!

Fatma Afife ismi amblemde ki gül ve doğum tarihi ile siyah olarak renklendirilmiş olması bir tesadüf değildir. Bu siyah renk bir yandan Urfa’nın Halfeti “Saklı Cennet” olarak tanınan beldesine ve  dünyada sadece orada yetişen kara güle işaret ederken bir yandan da soyumuzun ilk bireyi Musababa’nın Peygamberimizin soyundan geldiğine delalet eder.

Altında ki sarı Hilalın İslamda ki önemi ise Kamerî ayların ölçü alındığı bu tür ibadet ve muamelelerin zaman veya sürelerinin isabetle tayin edilebilmesi, kamerî ayların başlangıçlarının doğru olarak belirlenmesine bağlı olduğundan hilâlin görülmesi İslâmî gelenekte öteden beri önemli bir yere sahip olmuştur.


“Hilâli görünce oruca başlayın; onu tekrar görünce bayramınızı kutlayın . “

Hadisi şerif ile bildirildiği gibi değerli bir vakit işaretidir. 

Parlayan güneş simge görüntüsü ise; İslam dininin güneş gibi bütün alemi aydınlattığını  hatırlatır.Karanlık Çağlar’ı aydınlatan bir Dini sembolize eder!

Ardından hemen mavi dünyamız gelir Amblem de.

Selçuklu Kartalı ise soyunun ilk bireyinin Selçuklu ordusunun piri ve Horasan Eren’i olan Musababanın, bu günkü Türkiye topraklarına girdiğini  sembolize eder.

Amblemde ki mavi su dalgaları iseSelçuklu ordusunun Güvercin kılığında ve  öncüsü olan  Erenler’inin Dicle ve Fırat’ı geçtiklerini anlatır. Daha sonra gelen siyah gül, Musababanın bir yandan Halfetiye postunu serdiğini hatırlatırken, diğer yandan Peygamberimiz Hz. Muhammed’in soyundan geldiğine işarettir.

Ayrıyeten sembolün etrafı sarı yeşil renklerle sarmalanmıştır. Bir yandan Urfasporun renkleri olarak Urfa’yı hatırlatırken diğer yandan Prensesi olduğum Güney Filipin Buayan Darüsselam Sultanlığının resmî renkleridir.

Burada sarıdan sonra yeşilin zeytin dalı olarak tümünü çemberlemesi, her sonbahardan sonra gelen baharı anımsatır ve her yıkılan bir medeniyetten sonra kurulan bir medeniyete işarettir. Yeşilin önemi ise büyüktür ve bu topraklarda son din İslamın hüküm sürdüğünü ve bu soydan gelenlerin Müslüman olduğunu bildirir...

Amblemin Prenses Fatma Afife Gürsoy’un Türkiye Danışmanı ve Bilgisayar uzmanı olan Muhammed Hicabi Bey’in, Prensesin soy bilgilerine göre detaylı ve zevkli bir şekilde tasarladığını öğrendik. Prenses bundan sonra özel yazışmalarında kendi markası olan Amblemi kullanacaktır.’’




Urfahizmet


http://www.urfahizmet.com/haber/gundem/urfaya_prenses_geliyor/100444

Mittwoch, 27. Juni 2018

Halfeti's Black Rose by Princess Fatma Afife Gürsoy

Canbekli'ye bir destek'de Almanya'dan geldi


Mehmet Derviş Canbekli için bir Dostluk Projesi’de Prenses Fatma Afife Gürsoy’dan geldi! UYGAD Uluslararası Temsilci Başkanı Prenses Fatma Afife GÜRSOY, adını “Dost kara Gül’de belli olur”

mask
Büyütmek için resme tıklayın

Gürsoy, Dostluk projesi için, dünyada bir tek Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinde yetişen karagülün esansından üretilen bir parfüm fikrinden yola çıktı. Uluslararası patentini de aldığı “Halfeti’s Black Rose” parfümünün, satış fiyatının büyük bir bölümünü  kansere karşı aşı için bağış yapacağını ifade etti.

Prenses Fatma Afife GÜRSOY, parfümünün, kendine özgü görünümünü ve kokusunu yetiştiği topraktan alan Karagülün kullanılarak yapılmasının nedenini şöyle anlattı!

 

"Büyük Dedem Selçuklu Ordusu ile Türkiye’ye girdikten sonra Rumkaleye yerleşip, bu güne kadar  zürriyetinin Halfeti'de  600 küsür seneden beri yaşadığını ifade etmek zorundayım. Halfeti'ye özgü Kara Gülünün sadece Halfeti'de Siyah açtığını bilmeyen yok gibi. Yaşadığı coğrafyanın dışına çıktığında rengini değiştiren toprağına dönünce rengi tekrar siyaha dönen Karagül dünyanın en önemli gülleri arasında yer alır"

Gürsoy,  7 yaşında Almanya’ya ailesi ile yerleşse dahi hiç bir zaman Dinini, dilini, milliyetini ve kültürünü unutmadığını bildirdi.

Karagül’ü ve Karagül’ün yetiştiği Fırat’ın verimli topraklarında  bulunan Saklı Cennet Halfetiyi dünyaya tanıtarak dedelerine ve Türk Milletine vefa borcunu olduğunu bildirdi!

Avrupa’da kara bir gülün ancak kartpostal olara taziye mesajlarında kullanıldığını anlatan Prenses.

Aslında Kara Gülün, Kara günü değil, kara günde ki dostluğu, vefayı ve aslına bağlılığı temsil ettiğini, anlattı. Zor günde yardımlaşmanın dinimizin de bir gereği olduğu bilinciyle, yardımlaşmayı ön plana çıkararak, Kara Günün, Karagül’le Dostlarımızı destekleyerek, güzel günlere dönüştürülebileceği vurgusunu yaptı.

Bu projeden elde edilen gelirler öncelikle ve özellikle UYGAD Genel Başkanı Gazeteci Mehmet Derviş Canbekli’ nin yurtdışında tedavi görebilmesi ve Küba’dan alacağı aşı ile birlikte sağlığına tekrar kavuşabilmesi için kullanılacağını da sözlerine ekledi. Projeden sağlanabilecek gelirlerin sonraki yıllarda diğer kanserli hastalara aşı temin edebilecek bir vakıf çatısı altında toplanması düşünüldüğünü de ifade ettti.

Babasını da prostat kanserinden kaybeden Prenses Fatma Afife Gürsoy

bu duygunun nasıl bir duygu olduğunu çok iyi anladığını ve hiç bir çocuğun babası için üzülmesini istemediğini belirtti!

Babasına ve Musababa soyuna ve Halfetiye sadakat ve teşekkür borcu olarak, Halfeti'nin Karagülünün kokusuyla çıkacağı dünya yolculuğunda , nice canlara umut olmayı amaçladığını bildirdi!

Tamamen organik olan bu parfüm en kısa zamanda piyasaya sürüleceğini vurguladı.

 

Bugün 19:00 TSİ-Dünya



Sonntag, 10. Juni 2018

Kadir gecesini tarihini kim bilebilir ki?


Peygamberimiz Hz. Muhammed s.a.v.
 “Kadir gecesini Ranazanım son on gecesinde arayın”, 
demesine rağmen, Kadir gecesinin Ramazan’ın 27. gecesi olduğunu ilan edenleri, Allah tüm ümmeti yanlış yönlendirdiklerinden dolayı hesaba çeker İnşaAllah!

Ne büyük bir vebal değilmi❓

Peygamberimiz dahi belirli bir tarih veya gece veremezken, maalesef bu insanlara Cebrail as. özel olarak vahiy getirmiş galiba❗️
 Herkese bu geceyi bulmak nasip olur mu sence?

Tüm sene Allah yokmuş gibi yaşayıp, Kadir gecesinin tarihini bilip kendini affettirmek neye benziyor biliyormusun? 
Tıpkı hristiyanların bütün sene günah işleyip sonrada kiliseye giderek günah çıkarmasına benziyor!
Cennete gitmek öyle kolay mı? 
“Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler, sizin başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız....? “
Bakara 214

Peygamberimizin zamanında ki sahabeler ve sonra ki tabiunlar bunları bilememiş demek ki!
Yoksa hepsi bir geceye odaklanıp düşmanın kahrı için dua ederlerdi!
Neden savaştılar ve eziyetlere maruz kalmışlardı ki?
Üstelik bu nazil olan Kuran, senin günlük hayatını belirlemiyorsa ve sen ona göre yaşayıp hüküm vermiyorsan, sana ne Kadir gecesinden!

Ama bana sorarsan eğer:
“ Kadir gecesi var mı?”, diye
“Evet var ve bin geceden hayırlı”, derim!
Hatta Kuran’da Kadir suresini isbat olarak gösteririm!
Fakat peygamberimizden iyi bilmeye kalkıpta bu geceye bir tarih verenlerin sözüne de itibar etmem!

Peygamberimiz buyurmuştur:
"Siz Kadir Gecesi'ni ramazanın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız." (Buhârî, Leyletü'l-Kadir, 3; Müslim, Sıyam, 216)

F.A.G.









Sonntag, 15. April 2018

İslam ve Barış

Esselamualeykum,
demek Sünnettir ve alması ise farzdır.
Müslümanın Müslüman kardeşi üzerinde olan haklardan ilk olanı, din kardeşine Selam vermektir!
Allah’ın Selamını almayan kişi,
ya Cahildir, ya Kafirdir ya da Kibir sahibidir ki bu Kibir de ancak Şeytana yaraşır!

Selamın ise Barış olması için önce insan içinde barışa ermesi lazım!
İslam kelimesi Barış ile çevrilebilir Türkçeye, ancak İslama girmek için Allah’a teslim olmak gerekir! 
Kelime kökeni “se-le-me” dir ve teslim olmak demektir! Bunun yanısıra, Selam kelimesi muvaffakiyet, başarı, selamet, barış ve refah manalarına gelir. 
Allah’ın kudret ve kuvvet sahibi olduğunu kabul edip, O nu Bir ve Tek Hüküm sahibi olarak kabul etmek gerekir! 
Ayrıyeten bu teslimiyet Allah ve kul arasında bir Barış anlaşmasıdır! 
Kulun Rabbine isyan etmeyeceğine dair bir söz vermesidir!!
Bu sözü veren Müslüman her korkudan kederden selamete erer!. 
Çünkü kendini koruyan “Es-Selam” sıfatının sahibi olan, bir Allah vardır hayatında!
Selamete Eren Salim kişidir ve içinde Barışı Barındırır. Allah’ın kendine din olarak indirdiğini anlar ve o ilim ile amel edip, men ettiğinden de uzak durur.
Bu Barışı yaymak ise Selam vermekle ve Selamı yaymakla başlar!
“Selamun aleyküm” bir bakıma da, benden emin ve selamette olabilirsin, ben de senin öyle olmanı istiyorum demektir.
Bu aynı zamanda Allah’ın barışını, güvenini ve selametini kardeşin için de  istediğinin gösterir.
Peygamberimiz de 'Selamı yayın' buyurmuştur. 
Burada büyük mesaj vardır anlayanlara!
Yani Barışı yayın demiştir!
İslam dininin maksadı insanları birbirine kaynaştırmadır, birbirine düşürmek değildir!
Tanımadığımız insanlar başta olmak üzere, bolca selam almamız ve selam vermemiz gerekir!
Maalesef Selamı dahi almayan Müslümanlar tanıyorum.
Benimle Selamımı almadan konuşmaya başlayana şu cevabı çekinmeden veriyorum her daim!
Önce selam, sonra kelâm... 
"Selam olsun Ahirette Allah'ın selam verdiği müminlere!"
Yasin Suresi,58

Kendiyle dahi barışık olmayan, kime Barışı getirsin ki ??

F.A.G.

Freitag, 19. Januar 2018

Toplumsal Eleştirilerim

Arkadaşlar sizinle paylaşmak 
istediğim güzel bir haberim var!
Bundan sonra senelerdir yazdığım
”Toplumsal eleştiri” lerimle 
ilgili yazılarımı aşagıda ki linkten
takip edebilirsiniz.

Teşekkür ederim
Okuyucularıma ve Gazete sahibi 
ve Gazeteci arkadaşlarıma

F.A.G.

http://www.marasguncel.net