Freitag, 28. Oktober 2016

#FatmaAfifeGürsoy#Tercüme


Ağzınızdan çıkan Kelimeleriniz aynı düşüncelerinize Elbise giydirmişsiniz gibi.
Dolayısıyla Düşüncenizi dile getirmek için en doğru elbiseyi giydirmek istersiniz mutlaka.
Malesef benim gibi iki ayrı kültür de büyüyen insanlar, baazen bilerek veya bilmeyerek zor durum da kalabiliyor.
Neden mi?
Mesela tanıdığınızın düğününe davetliyseniz o düğüne göre gider uygun kiyafet alırsınız. Ama bir düğüne ansızın gitme durumun da kalınca, dolabınız da bulunan en uygun elbiseyi seçip giyersiniz.
İşte düşünceyi dile getirmekte buna benziyor.
Almanca da olan bir durumu Türkçe de kullanmak istediğiniz de,ana diliniz de olan o an bilgi dahiliniz de bulunan, en uygun kelimeyi kullanıyorsunuz ve Türkçe konuşmanıza rağmen, duygularınızı dile getirememiş oluyorsunuz.
Yada yanlış sinyal vermiş oluyorsunuz. 
Aynı dili konuşsanız da, aynı şeyi demek istememiş oluyorsunuz. 
Hatta aynı kelimenin bire bir karşılığı olsa dahi aynı şeyi kastetmiş olmuyorsunuz.
Mesela bizim Türkçe de Arkadaş kelimesi, hala benim için anlaşılması güç kelimelerden biri!Çünkü benim kafam ve ruhum Almanca Arkadaş kelimesinin içeriğini benimsemiş bir durum da!
Almanca ve Türkçe de Arkadaş ismi, aynı duruma verilse de, Arkadaş kelimesi aynı içeriği kapsamıyor .
Kültürel değer açısından da aynısı değerleri taşımıyor.
Bu yüzden Almanca da çoğu şey yüzeysel kalırken, bizim Türkçemiz de derin anlamlar taşıyabiliyor bazı kelimeler!
Bazende Türkçe de, rast gele dilimize pelesenk olmuş kelimeler, Almanca da hayretlere sebep olabiliyor!
Dikkat ederseniz ben genelde "anlamadım" diye bir kelimeyi çok kullanırım!
Kelimeyi anlamadığımdan değil tabi ki, fakat ben şahsın bu kelimeyle ne kast etmek istediğini anlamak istiyorum!Yani kelimenin karşılığının, her iki dilde aynı olması önemli değil bence, aynı kültürel manayı dile getirmesi daha önemli!
Bizim Türkçe de Arkadaşın, 
Almanca da Arkadaşla eş değer olmadığı gibi.
Bu yüzden aynı dili konuşmanıza rağmen duygularınızın ve düşüncelerinizin karşı tarafa maalesef değişik yansıdığı gibi.
İşte o duyguyu iki kültürden aldığınız da çoğu tercümelerin ruhsuz ve yetersiz olduğunu fark ediyorsunuz bence.
Arkadaş almanca da biz de ki gibi her şeye herkese denen bir şey değil.
Almanlar burada da çok katagorize biliyorsun. 
İnsanların arkadaşı yok!
Güven yok çünkü!
Ama iş arkadaşı ev arkadaşı yol arkadaşı meslek arkadaşı diye ayırıyorlar ve bu terimlerin için de hiç arkadaş kelimesi yok.
Daha çok "tanıdık" diye bahsediyorlar genelde!
Belki Almanlarda ki Arkadaş kelimesi hani biz de "can dostum" deriz ya işte o kadar nadir bir kullanış biçimi!
Bu hassasiyeti göstermeyen bir insan istediği kadar dil öğrensin yine de ne anlatabilir ne de anlaşılabilir derim.

F.A.G.


#FatmaAfifeGürsoy#Tercüme-Hatası

İngilizce de
"It's raining cats and dogs" diye bir tabir vardır.
Okula giderken hiç anlam verememiştim bu söze.
Türkçesi.
"Kedi ve Köpek yağıyor" demek.
Hani bana türkçede ki şu sözü hatırlatmıştı o zamanlar.
"İt'in duası kabul olsa gökten kemik yağar!"
Ama ingilizce cümlenin karşılığı bu  değil di tabi!
Bu ingilizce sözü Türkçeye bire bir çeviridiğimiz de, cümle doğrudur ama anlamı yanlış ve saçma olur!
Sonra dayanamayıp kendisi İngiliz olan, İngilizce öğretmenime sordum.
Tabii güldü ve şöyle dedi!
"Orta çağda ingiltere de evler kerpiçtendi ve iki bölmeden oluşurdu. Üst kat ve alt kat.
Hava yağmurlu ve soğuk olan kış günlerin de, üst bölme de hayvanlar yaşardı, alt bölmede İnsanlar.
Çatıların da genelde üzerine ot ekilirdi ki sağlamlaşsın diye.
Hayvanların içerde ki üst bölme de yaşamaları hem onları soğuktan korumak hem de evlerin çok küçük olduğundandı!
Böylelikle kalörifer ve soba olmayan evleri hayvanlar ve insanları beraber yaşayarak ısıtırlardı.
Ama çok yağmur yağınca bu damlar çökerdi ve hayvanlarla beraber aşşağı katın ve oradaki insanların üzerine kediler köpekler düşerdi Yani bu deyim o günler de yağan şiddetli yağmur da kullanılan bir deyim ve  biz hala şiddetli yağmur da bu sözü kullanırız!"
Demek ki bu söz bizim dilimizde ki "Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor" a eş değer bir sözmüş diye düşünmüştüm o günler de!
Ama bazı Almancaya çevrilmiş İslami kitap tercümelerini kontrol ederken böyle birebir çevirilerle karşılaşınca şaşıyorum doğrusu!
Müslümanım diyen çevirmen kendi dininin içeriğini
 hiç anlayamamış ve bire bir düz ve bu şekil çeviri yapmış maalesef!

F.A.G. 

Mittwoch, 26. Oktober 2016

Dienstag, 11. Oktober 2016

Fatma Afife Gürsoy Belşeci Zihniyet

Beleşci Zihniyet

Tanıdığım biri mesaj olarak "Esselamualeykum" atmış ve 
şöyle bir ek bilgi eklemiş!!!
Aşure günü 10 kişiye Selam vermek gerek!""
Bu beleşci sevap avcılarından hiç 
hoşlanmıyorum!!!
Ben Müslümanım ve hergün her gördüğüm Müslümana selam veririm çünkü 
Selam Müslümanın Müslüman üzerinde ki Hakkıdır!
İlk vazifem de Müslüman olarak Selam'ı yaymaktır!
Benim halimi hatırımı bütün sene sormayıp, Aşure ayının hatrına sevap toplamak için selam verenin Aklından ve Dininden şüphe ederim.
Bana böyle saçma mesajlar göndermeyin lütfen!

F.A.G.
#FatmaAfifeGürsoy#Beleşci Zihniyet

Fatma Afife Gürsoy Aşure

Biz Türkler olarak her sene Aşure  gününü kutlarız 
Bu günün Hz Nuh'un Tufandan sonra karaya bastığı gün olarak biliriz.
Ben en çok Aşure denen tatlıyı çok sevdiğim için, bu günü, çocukluğumdan beri. dört gözle beklerim.
 Hz. Nuh Kurtulmuş ama Allah'a tüm kalbiyle teslim olduğu için kurtulmuş.
O yüce peygamberin ümmeti de bir kaç kişiden ibaretmiş zaten. Ama canından kanından olan oğlu dahi inanmayanlar arasındaymış ve o da sularda boğulmuş maalesef.
Şimdi size sorarım.
Siz kurtuluşa erenlerin teslimiyetiyle Allaha ve Kitabına teslimmisiniz ki bu günü kutluyorsunuz?
Hz. Nuhtan sonra Aşura'nın 10.cu günü bir yığın dehşet verici olaylar olmuş!
Bence en sonu en üzücü olaymış.
En son Peygamber Hz. Muhammed (as.) ki bizde ona Nazil olan İslam dinine Tabiiyiz. Bu sebepledir ki üzüntümüz, 
Sevgili Peygamberimizin sırtında gezirdiği torunu Hüseyin (ra.) Kerbela çölün de, o sıcakta, susuz bir şekilde işkence yapılarak diğer sözde Müslümanlar tarafından şehid ediliyor .
Bu olayı Hz. Nuh'un tufanıyla kıyaslayınca,  tarih bakımından,  daha dürn kadar bize yakın olan Kerbelada susuz ölen Peygamberimizin (sav)  torunu Hüseyin'i (ra) hatırlayıp da, yas günü ilan etmiyoruz.
Hz. Nuh'un davası bize binlerce sene uzak olmasına rağmen, ama  gemide hangi erzakları kalmış ve son gün hangi yemeği yapmış maşaAllah biliyoruz.
Yahu siz Muhammed (sav.) ümmetimisiniz, yoksa Nuh as ümettimisiniz??
Ya diğerlerine ne demeli ?
İran'lılarda bu gün kendilerini dövüyorlar. 
Kafaları göğüsleri kan revan içinde! 
Neymiş Hz. Hüseyinin yasını tutup acısını yaşıyorlarmış!
Kardeşim Siz Irak'la Kardeş kavgası yapdınız senelerce unuttunuz mu???
Müslüman müslümanı kırdı geçirdi! 
Hani siz herzaman Ali (ra) ve Aişe (ra) birbirine karşı yaptığı Sıffiyn savaşı kınıyordunuz???
Kendinizi döveceğinize, Suriyede Müslüman kardeşinize zulüm yapan zalimleri gidin dövün, daha hayırlı !
En son zuhur edecek olan  vaka ise, 
Aşurenin 10 unda bir Cuma günü, Kıyametin kopacağı!
Eee kıyamet kopsa da kurtulsak artık!
Ama bu gün salı ve bu senede kurtulduk Elhamdulillah kıyametten, desenize!
Oysa seneye kim çıka kim kala!!!
Şayet seneye çıkamazsak,  zaten bizim kıyametimiz bize kopmuş olacak!
Her ne sebeple kutluyorsanız da Aşure gününü,
Allah kabul etsin.
Ama tek istediğim şey, 
Allah tüm Müslümanlara İslamı anlayıp, içine sindirip teslim olmalarını nasib etsin.
Müslümanlar arasından fitneyi kaldırsın ve hepimizin aynı İslami çatı altında toplanmasını nasib etsin İnşaAllah

F.A.G.
#FatmaAfifeGürsoy#Aşure